Şiddet ile ihtimam arasında: İstanbul’un köpekleri

siddet-ile-ihtimam-arasinda-istanbulun-kopekleri-18062002

Şiddet ile ihtimam arasında: İstanbul’un köpekleri

İstanbul Araştırmaları Enstitüsü, Bursiyer Konuşmaları’nın üçüncüsünde, siyaset bilimi doktora adayı Mine Yıldırım’ı konuk ediyor. Yirminci yüzyıl başında İstanbul’da gerçekleşen köpek itlafının bütün bir yüzyıla yayılan kesintili etkilerinin ve bu konuda cereyan eden çatışmaların mercek altına alınacağı konuşma, 25 Haziran Perşembe günü Zoom uygulaması üzerinden izlenebilir.

İstanbul Araştırmaları Enstitüsü burslarına hak kazanan araştırmacılar, İstanbul kent tarihine dair farklı konuları “Bursiyer Konuşmaları” adlı etkinlik dizisinde tarih meraklıları ile paylaşmaya devam ediyor. Yeni yaklaşımlarla İstanbul çalışmalarına katkıda bulunan akademik araştırmaları destekleyen burs programı kapsamında düzenlenen konuşmalar, bu çalışmaların daha geniş bir kitleye ulaşmasına ve yeni sorularla geniş bir perspektifte ele alınmasına aracı oluyor.
İstanbul neden köpeksizleştirildi

Dizinin üçüncü etkinliğinde, siyaset bilimi doktorasını The New School for Social Research’te sürdüren Mine Yıldırım, kentin 1910 yılında şahit olduğu trajik bir olayı, dönemin siyasal ve toplumsal arkaplanı eşliğinde gündeme taşıyor. İstanbul’daki 80 bin sokak köpeğinin bir adaya sürülerek ölüme terk edildiği, “Hayırsızada Sürgünü” olarak bilinen bu olay, kentte köpeklerin kamusal varlığını korumaya yönelik ihtimam geleneğinden bir krize işaret ediyor. Mine Yıldırım bu tecrübeyi, “Yirminci yüzyılda kamusal alanlarda hareketliliğin, gündelik zamanın ve rastlantısal karşılaşmaların denetimini; asayiş ve hıfzıssıhha siyasetini; yerleşme, aidiyet, bir arada yaşama ilişkilerini düzenleyen yönetimsellik anlayışını, kamusallığın kullanımını ve bölüşümüne dair hak ve adalet mücadelesini şekillendirmiş bir yıkım anı” şeklinde nitelendiriyor.

Araştırmacı, ‘İstanbul’un köpeksizleştirilmesi’ olarak adlandırdığı yüzyıla yayılan süreci incelerken, kentte sokak hayvanı nüfusu, beden ve hareket idaresini şekillendiren siyasi, mekânsal, yasal ve sembolik düzenlerin eş zamanlı gelişimine odaklanıyor. Diğer yandan, İstanbul’da sokak köpeği nüfus idaresini şekillendiren yönetimsellik teknolojilerinin gelişimini, bilgi ve iktidar ilişkilerinin dönüşümünü, hayvanlara yönelik ihtimam ve koruma pratiklerinin kurumsallaşmasını ve yasallaşmasını ele alıyor. Bu dönüşümü incelerken, hayvanları korumaya ve kentsel kamusal mekânları onlarla paylaşmaya yönelik pratiklerde yaşanan kesinti, ayrışma ve çıkmazları da tartışmaya açıyor.

Hibya Haber Ajansı